Ne kadar da kırık döküksün
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasulüne olsun.
Ne kadar da mahzunsun öyle, ne kadar da kırık dökük… Sanırım bu aldığın ilk darbe sevdiklerinden… Sahi sen hiç Kur’an okumadın mı? Okumasan bile, Yusuf aleyhisselam kıssasını, kıssaların en güzelini biliyorsundur. O(as), ilk ve en sarsıcı darbeyi en sevdiklerinden yemişti.
Darbe düşmandan gelirse o kadar acıtmaz. Belki sen de vurursun bir tane, belki de “Amaan, senle uğraşmayacağım kadar küçüksün!” der işine bakarsın. Ama sırtını dönen, zararı veren, terk eden, bir başına bırakan en sevdiğinse işte o zaman yıkılırsın.
Asıl yıkılman gereken şeyi sana söyleyeyim mi? Haram bir aşkın peşinde, Allah’ın seni görmesine rağmen koşup yorulman… Gece yatsıyı kılmaya üşenirken, onunla sabahlara kadar yazışman… Karşındakine, Allah’ın sana bahşettiği bedeninden, sana emanet olan uzuvlarından bile daha çok değer vermen.
Sahi unuttun mu kullar arasında özel bir kul olduğunu? Parmak izlerinin bile bir benzeri olmadığını? Duygularının, davranışlarının, hâsılı her hareketinin başkalarınınkinden farklı olduğunu… Belli ki unutmuşsun etrafında şükredilecek onca nimet olduğunu… Babanı savaşta kaybetmediğini, ülke ülke gezmek zorunda kalmadığını, ağır hastalıklarla imtihan edilmediğini, Hindistanlı Müslümanlar gibi diri diri toprağa gömülmediğini, Arakanlı Müslümanlar gibi diri diri yakılmadığını…
Unutmuşsun belli, enkaz altında ailenin tamamının can vermediğini… Sevdiklerinin birçoğunun toprağını değil yanağını öpebildiğini unutmuşsun. Nimet zannettiğin, dost bildiğin bir vefasız uğruna ne derman kalmış dizlerinde ne de gözlerinde fer…
Çocukken düşüp ağlardık; “Büyüyünce unutursun.” diyenlere inanmazdık. Büyüyünce unutmadık ama yaralarımız da acımıyor artık. Bu sözü unutma: “Büyüyünce unutursun!” O zaman tez elden büyümeye bak. Kitap oku, Kur’an oku, kendini geliştir, gireceğin sınavlara çalış…
Engeller, takılmak değil aşılmak içindir. Takıldıkça yavaşlarsın, küçük bir tümsek bile önünde dağ gibi büyür. Ağlayıp sızladıkça gözyaşlarınla beslenir haram işlere duyulan özlem… Hem düşünsene ağlıyorsun ama sesini duyan yok. Allah’a anlatılacak bir dert de değil seninki… Nasıl dua edeceksin? “Allah’ım onu bana geri ver de tekrar günah işleyelim.” mi diyeceksin?
“Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir.” buyurur Üstad. Bu söz sana tanıdık geldi mi? Seni Allah’a yaklaştıranlar dışındaki bütün sevgiler gayrimeşrudur, unutma. Bu sevgi bir insana, bir ortama ya da bir eşyaya olsun, fark etmez. Bundan sonra kulağına küpe olsun ki; Allah’a yaklaştırmayan hatta Allah’tan uzaklaştıran sevgiler başa beladır ve eninde sonunda insanı ağlatır, Allah’ın verdiği canı yakar.
Yunus aleyhisselam misali karanlıklarda ağla ve de ki: “Lâ ilâhe illâ ente subhâneke inni küntü mine’z-zâlimîn.”Senden başka ilah yoktur, Senin Subhan’sın, ben zalimlerden oldum, zulmette kaldım. Varsın fazlasına varmasın dilin, utansın kalbin. Allah biliyor ya döndüğünü… O sana yeter biiznillah. Bir bakmışsın ki sana acı veren şey bir toz olup uçuvermiş.
Sezgin Özbay
Dünya sevgileri yalan ve yanıltıcı; “Aşk” ın adı Allah Azze ve Celle.
Güzel bir yazı olmuş yüreğinize sağlık…!
Yüce Mevlâ iki cihan saadeti nasib eylesin.